Hallstat-Viyana Gezisi
Pegasus hava yolları ile saat 1 gibi Viyanaya ulaştık. Sixt rent a car’dan ödemesini online yapmış olduğum aracımı teslim alırken ilk defa yurtdışında bir rent a car çalışanının araç yükseltme, ek sigorta satmaya çalışmadan aracı teslim etmesine şahit oldum. Aracı alıp navigasyona Hallstatt adresimizi girdik yaklaşık üç saatlik yolculuğa başladık. Saat 5 e doğru Hallstatta vardığımızda önümüzde bir tünel ve solunda da bir yol seçeneği mevcuttu. Biz bir karmaşa yaşadık. Muhtemelen çoğu turist yaşıyordur. Soldaki yol sadece Hallstatt sakinlerinin sisteme tanımlı araçları ile geçebilecekleri bir bariyer ile kapatılmış. Bu tespiti yaptıktan sonra tünelden geçip bir kilometre kadar gittikten sonra farklı noktalarda bulunan 5-6 otoparktan otelimize shuttle servisi olana aracımızı bıraktık. Heritage hotelde göl manzaralı deluxe oda ayırtmıştım. Çatı katındaki odamıza girince balkondan görünen manzara çok etkileyiciydi. Odanın ferahlığı da cabası. Kahvaltı da oldukça iyi.
Braugasthof konukevinde ve bir akşam da otelde yedik, yemekler fena değildi ama damağımızda iz bırakan bir şeyler olmadı açıkçası.
Hallstatt çok küçük ve oldukça güzel bir kasaba yarım saatte bu doğa harikası kasabanın her tarafını gezebilirsiniz.
Ertesi gün Salzwelten tuz madenlerini gezmeye gittik. Füniküler ile 3 dakikada tepeye çıktıktan sonra 15-20 dakika madene yürümek gerekiyor. Belli saatlerde gruplar halinde aldıkları müşterileri iki tur rehberi Almanca ve İngilizce anlatımla gezdiriyor. Tura başlamadan madenci kıyafeti giydiriliyor. Madende bazı geçişler ahşap kaydıraklar üzerinde yapılıyor. Dileyen benim gibi kaydırak yerine merdivenleri kullanabilir. Tur 2 saate yakın sürüyor. Bir de madenlerin 7-8 derece sıcaklıkta olduğu unutulmamalı ve ona göre kıyafet ayarlaması yapılmalı. Teleferikten inince sağda Skywalk gözlem noktasında panoramik manzarayı izleyip harika fotolar çekebilirsiniz. Maden turu teleferik, kıyafet, skyview dahil 34 euro.
Hallstatt Ossuary Beinhaus (kemik evi); ölülerin konduğu evler eskiden Alplerin doğusunda çok yaygın iken evlerin çoğu zamanla yok olmuş. Hallstatt’taki bu ev en sonunculardan ve içinde 600 ü boyalı 1200 kafatası bulunmakta. Ev köyün tepesinde St Michael kilisesi girişinde. Mezarlıklar küçük olup dolduğu için ölülerin kafatasları ve kemikleri çıkarılıp temizlenip kurutulmuş ve motifler işlenip ölü evlerine konulmuş. Günümüzde çoğu insanın yakılmak istemesi sebebiyle mezarlıklarda yer problemi kalmadığından bu işleme gerek duyulmamakta. Yine de vasiyet eden olursa kafatası burada sergilenmekte. Giriş 1.5 euro. Türkçe broşür mevcut.
2 gece Hallstattda konakladıktan sonra Königssee gölüne yaklaşık 1 saatlik bir yolculuktan sonra vardık. Gölde bot turu sırasını görünce hayal kırıklığı yaşasak da hemen online biletlere bakıp aldım. Yaklaşık bir saat sürdü ve keyifli bir bot turu oldu. Görülmesi gereken bir yer.
Öğleden sonra Salzburg turu yapıp Mozart ile ilgili ürünleri görüp Viyana’ya geçtik. Viyana’da Hilton Vienna Park otelinde rezervasyon yaptığım köşe oda oldukça iyiydi. Otel tarihi merkeze yürüme mesafesinde iyi bir konumda. Otopark pahalı tabi. Tarihi çarşıyı dolaşınca yıllardır Avrupa’da gördüğümüz tarihi mekanlar binalar katedraller ve kalabalıktan doygunluğa ulaştığımızı fark edip ertesi gün için Viyana dışında tur planladım.
Rotamızdaki ilk durağımız Melk. Kentin en önemli simgesi tepedeki Melk manastırı. Melk manastırı yanındaki turistik caddede yürümek, cadde boyunca caddeyi dolduran kafelerde takılmak keyifli.
Weibenkirchen in der Wachau; Wachau Tuna nehri tarafından oluşturulan bir vadi. Melk ve Krems Donau kasabaları arasında yer alan Şarapları ile ünlü turistik bir yer.
Krems donau; iyi korunmuş eski evleri orta çağ dönemi duvar kalıntıları ile gezmesi keyifli bir nokta. Gördüğümüz üç yeri de beğenerek Viyana’ya döndük.
İki akşam Viyana’da Figlmuller restoranlarında şnitzel yedik. Gitmeden mutlaka rezervasyon yaptırın yoksa saatlerce bekleyebilirsiniz. İlk akşam tarihi mekandaki restoranı tercih ettik. Tavuk şnitzel patates salatası ve cacık benzeri ürün yedik. İkinci akşam ise figlmüllerin yeni restoranına gittik. Ben menüye bakmadan tavuk şnitzel isteyince garson menüde görüyor musun dedi ben şaşkın şaşkın bakarken menüde tavuk şnitzel yazıyor mu diye tekrar etti. Ben de menüye bakmadım, dün tarihi restoranda yemiştim deyince kendi şubelerinde sadece domuz şnitzel olduğunu söyledi. Domuz şnitzel sert olduğundan ben de tencerede servis edilen haşlama et söyledim. Hallstatt ve Viyana’da yediğim şnitzellerin daha iyilerini Türkiye’de yemiştim. Haşlama et yemeği güzeldi o da iyi esnaf lokantalarımızda bulabileceğimiz bir yemek. Bu arada garson yanıma gelip siparişim sırasında kaba davrandığını söyleyip özür diledi.
Yeni Gezilerde Görüşmek Üzere
Yazı ve Fotoğraflar: Yıldıray Erdoğan© Copyright
Önceki Yazı