Gezilerim-Kuzey Makedonya Gezisi
2 Ekim 2025 saat 19.30 da Üsküp havaalanına inişimizin ardından pasaport kontrol, araç kiralama ve yarım saat yolculuktan sonra Üsküp merkezdeki otelimize vardık. Ortalama sayılabilecek Park hotel &spa otelindeki konaklamamız ardından ertesi sabah Ohri gölüne giderken uğramayı planladığımız noktalardan biri olan Tetova Kalkandelen’e yaklaşık 50 dakikada ulaştık. Tetova’da Painted moscue Sareno Dzamija ilk durağımız oldu. 1495 yılında yapılmış olan cami adını dışının rengarenk boyanmış olmasından alıyor. Caminin yanında basamaklarla inilen umumi tuvaletin önünde tezgâhta tek tek rulo tuvalet kağıtları satılıyor olması ilginçti. Tetova’da ikinci ve son durağımız Harabati baba tekkesi oldu. Metruk halini görünce bahçesine girmemizle çıkmamız bir oldu. Tetova bizim için rota üzerinde hayal kırıklığı yaratan bir nokta oldu.
Tetova’dan yaklaşık 1 saatte ulaştığımız Marovo milli parkı; gölü ve yağan kar etkisiyle beyaza bürünmüş ağaçlarıyla keyifli bir nokta. Yılın ilk karı ile de karşılaşmış olduk. Göl kenarındaki yürüyüşümüzün ardından Ohri’ye doğru yola koyulduk ve iki saat sonra otelimize vardık.
Kısa bir dinlenmeden sonra çevreyi keşfetmek için yürüyüşümüzü başlattık. Ohri doğal güzelliğini anlatmak için “Tanrı cenneti çamurdan yaratırken bir parçası Ohri’ye düşmüş” şeklinde tanımlama yapılıyor. Avrupa’nın en eski ve derin gölü, çok berrak, pırıl pırıl. Unesco dünya mirası listesinde yer alan gölün suyu her 3 yılda bir yenileniyor. Göl etrafındaki tarihi yerleri görmek için tekne turları mevcut. Trafiğe kapalı ana caddede bol bol inci dükkânı var. Ohri ile özdeşleşmiş meşhur yapay Ohri inci çeşitlerini görüp alabilirsiniz. Akşam yemeği için Vkusno Salim ustaya gittik. Köfte, Taceghavre (güveçte kuru fasulye) trileçe yedik. Hepsi eh işte diyebileceğimiz tatlardı. Envai çeşit leziz köftelerin yapıldığı ülkemiz insanı için sıradan diyebileceğim bir köfte.
Ohri’de 2. Günümüzde ilk hedefimiz Ohri’den 20 dakika uzaklıktaki Bay of bones. Bay of bones MÖ 1000 li yıllarda vahşi hayvanlardan ve düşmanlardan korunmak amacıyla su üzerinde inşa edilmiş bir yerleşim yeri. Köyün kalıntılarına 1997 yılında yapılan bir kazıda ulaşılmış ve 2008 yılında köy aslına uygun olarak inşa edilmiş. Şu anki yerleşim 8500 metrekare alan üzerine kurulu. Asıl yerleşimin bunun üç katı olduğu tahmin ediliyor.
Bay of bones gezimizin ardından hedefimiz 20 dakika mesafedeki Saint Naum Manastırı. Aziz Naum müthiş göl ve orman manzarasına hâkim bu manastırı yapımına öncülük etmiş. Manastır 900 yılında yapılmış. Tavussinde çok güzel tavus kuşları dolaşıyor. Manastırın hemen yanı başında Ohri gölünü besleyen su kaynağında sandalla gezi yapmalısınız. Sandal bir noktada durup su dinginleştikten sonra suyun dibindeki kaynaklardan fokurdayan kumları izleyerek kaynağın nasıl çalıştığını net bir şekilde gözlemleyebilirsiniz. Sandal gezisinden sonra salların üstündeki restoranlarda bir şeyler içmek yemek çok keyifli.
Ardından gittiğimiz Struga şehri tam bir hayal kırıklığı oldu. İnternetteki Filtreli fotoğraflardan sonra gördüğümüz gerçeklik pişmanlık yaşattı. Bu arada otoparka döndüğümüzde aracımızın üzerinde bir ceza fişi gördük. Bakınca başka araçlarda da aynı fişlerden olduğunu gördük. Otopark görevlisini arayıp bulduk. Girişte ödenmesi halinde 3 euro olan otopark ücretini girişte ödemediğimiz için 10 euro olarak cezalı ödemek zorunda kaldık.
Otele dönüp bir süre dinledikten sonra Ohri’de görmemiz gereken yerler listemizdeki Aziz Yuhanna kilisesi (gün batımı çok güzel), National workshop for handmade paper (El yapımı kâğıt atölyesinde eski matbaalarda yapılan baskılar görülebilir), Osmanlı evlerine yürüdük.
Gezimizin dördüncü günü yaklaşık 3 saat yolculuğun ardından Matka kanyonuna ulaştık. Matka gölü yaklaşık 5000 hektarlık bir alanda yapay bir göl. Kanyondaki Kafenin tuvaletinde tuvalet kâğıdı havlu sabun olmadığını görünce, kafe çalışanlarına durumu iletmemizin ardından “yapabileceğimiz bir şey yok” cevabı almayı da normal karşılayıp kanyonda tekne turlarının yapıldığı noktaya ulaşıp tekne turumuzu yaptık.
Matka sonrası Makedonsko Selo köyüne geçtik. Geleneksel eski köy evlerinin turizm amaçlı örneklendiği bir alan. İçinde restoran ve birkaç dükkanın bulunduğu bu alanı gezmek 10 dakikamızı aldı. Restoranda bira patates yapmak istedik ama garsonların ilgisizliğini görünce bu isteğimizden vazgeçip kalktık. Makedonsko Selo köyüne 10 dakika mesafedeki teleferikle çıkılan Milenyum haçı da görülebilir alanlardan biri. Hristiyanlığın 2000. Yılına istinaden 2000 yılında yapılmış ve Üsküp’ün her tarafından görülebilir olan 66 metre yüksekliğinde bir haç. Buradan Üsküp’e inmemiz yarım saatimizi aldı.
Üsküp şehri heykeller ve görkemli binalarla dolu. Meydanında devasa heykeller var. Heykeller tarihi değil yeni yapılmış heykeller. Halk yatırımların heykeller ve görkemli binalara yönlendirilmesine kızgın. 500 yıl Osmanlı hakimiyeti altında kalmış Üsküp’te Osmanlı izleri gözlemleniyor. Üsküp Türk çarşısının herhangi bir Anadolu şehrinde görülebilecek eski çarşılardan bir farkı yok. Türk çarşısı 1200’den beri şehrin Ticaret merkezi olmuş. Saatçiler, tamirciler, terziler, kahvehaneler, restoranlar hediyelik dükkanları ile dolu bir çarşı
Türk çarşısından merkeze geçerken kullanılan Taşköprü diğer ismi Osmanlı köprüsü fatih sultan Mehmet döneminde yapılmış. Şehrin en popüler yerlerinden biri. Üsküp tarihi bölümde 500 lü yıllardan kalma Osmanlı kalesi ve Rahibe Teresa’nın doğduğu Anne Teresa Memory House gezilebilir.
Meşhur Destan köftede yemek yedik Ohri’deki köfteden daha iyiydi ama yine de yorumlarda abartıldığı kanaatine vardık. Salata için limon istediğimizde bizde limon yok cevabı aldık. Ertesi gün gittiğimiz Skopski Merak restoran Kuzey Makedonya gezimizde en lezzetli yemekleri yediğimiz restoran oldu.
Kuzey Makedonya gezimiz sonrasında Ohri’nin güzel bir nokta olduğuna, Tetova ve Struga için zaman ayırmanın gereksiz olduğuna kanaat getirdik. Üsküp şehir merkezi de beklentiye girmeden 2-3 saat ayrılabilir bir nokta. Gezimizin ardından Kuzey Makedonya hafızamızda turist veya müşteri memnuniyeti kavramlarının henüz fark edilmediği bir ülke olarak yerini aldı.
Yeni Gezi Yazılarımda Görüşmek Üzere
Yazı ve Fotoğraflar: Yıldıray Erdoğan© Copyright
Önceki Yazı