Gezilerim-Ticino Kantonu ve Como (9)
Bu gezimizde Milano’ya uçup havaalanından kiralayacağımız araçla Lugano, Lavertezzo, Maggia vadisi, İsviçrenin en güzel köylerinden biri olan Foroglio köyü, Bellagio ve Como’yu gezip gördükten sonra bir tam gün de Milano merkezde geçireceğiz.
İstanbul havalimanından Milano Malpensa havaalanına 3 saate yakın uçuşumuzun ardından kiraladığımız araçla Lugano’ya varmamız 1,5 saat sürdü. Otelimiz Villa Sassa Lugano gölünü tepeden gören bir spa oteli. Otele vardığımızda resepsiyonist rezervasyonumuzu ücretsiz yükselterek bizi daha büyük ve manzarası daha iyi olan bir odaya yerleştirdi. Muhteşem manzarası, geniş yeşil alanları spa alanları ve büyük otopark alanı ile tavsiye edebileceğim bir otel. Otelimize yerleşip manzaranın tadını çıkardıktan sonra yürüyerek Lugano merkeze 10 dakikada ulaştık. Merkez ünlü markaların yer aldığı mağazaları kafeleri ile keyifli bir alan. Göl kenarı boyunca uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra önceden rezervasyon yapmış olduğum monucchetto restaurant’a yürüyerek gitmeye karar verdik fakat yokuş yukarı çıkıp merdivenleri tırmandıkça bu kararımızdan pişmanlık duymadık diyemeyeceğim. Restoran tadım menüleri de içeren füzyon mutfağı örneği. İki farklı tadım menüsü denemek istedik ama notu oldukça yüksek olmasına rağmen pek memnun kalmadık. Hem pahalı hem de lezzetler tatmin edici değildi. Yemekten sonra Uber ile otelimize geçtik.
Otelin kahvaltısı fena değildi. Kahvaltının ardından yaklaşık 50 dk mesafedeki Lavertezzo’ya doğru yola koyulduk. Lavertezzo köyüne 3 km kala yol neredeyse tek şeride düşüyor araçlar belli noktalardaki ceplerde birbirlerine yol verme amaçlı beklemek durumunda kalıyor. Biz çıktık ama çıkmaya gerek var mı bilemedim. Gitmişken göreyim derseniz çıkılabilir. Lavertezzoda asıl görülmesi gereken yer köprünün olduğu bölge, navigasyonda Lavertezzo bridge olarak aradığınızda yaklaşık 10 dk mesafede olan oldukça güzel bir kanyona ulaşacaksınız. Kanyonun iki yanında küçük yerleşim alanları mevcut. Köprüden berrak turkuaz nehrin ütopik görüntüsünü izlemek çok keyifli. İri kayaları görünce kış dönemlerinde nehrin debisinin ne kadar yüksek olduğu hemen anlaşılabilir. Köprüye 50 metre mesafedeki kiliseye girip mumlarımızı yakıp dileklerimizi evrene gönderdikten sonra Rotamız üzerindeki Maggia vadisine doğru yaklaşık 27 km’lik yola koyulduk.
Maggia vadisi yol üzerinde sağlı sollu çok güzel dağ köylerinin yer aldığı muazzam bir vadi. Sihirli vadi olarak da adlandırılıyor. Taş evleri taş köprüleri sağlı sollu şelaleleri ile masalsı bir bölge. Sokaklarda turist dışında yerli birini görmek çok zor. Maggia vadisinin En güzel köyü olan Foroglio köyü gezimizin zirvesi oldu. Yanı başında oldukça güzel bir şelale, karşı tarafında karlarla kaplı harika manzaraya sahip bir dağ bulunan köy gerçekten muhteşem. Bazı evlerde yaşam devam ederken birçok ev kapalıydı. Köyün girişinde yer alan köprü, şelale ve karlarla kaplı dağ manzaralı Ristorante La Froda’da harika yerel yemekler yedik. Yediğimiz her şey çok çok iyiydi. Bugün görülecekler listemizdeki her yeri görmüştük ve saat 17 ye yaklaşırken Lugano’ya otelimize doğru dönüş yoluna girdik.
Ertesi gün Lugano’ya 15 dk mesafede deniz seviyesinden 600 metre yükseklikteki Carona köyüne geçtik. Dar sokakları ve küçük meydanlarıyla karakterize edilmiş bir köy. Park yeri bulmak ayrı bir sorun. Bu sorunu aşmak için aracımızla köyün sonuna gittik ve nihayet orada bulabildik. Köyün çıkışında yer alan San Grato Botanik Parkını gezmeyi de ihmal etmeyin derim. Özellikle ilkbahar aylarında rengarenk çiçekleri görme fırsatını kaçırmayın.
Ardından muhteşem manzaralar eşliğinde yaklaşık yarım saat yol alarak, araç trafiğine kapalı olan balıkçı kasabası Gandria’ya geçtik. Görülmeye değer bir kasaba.
Gandria’dan Navigazione Laghi Verona’ya gidip feribotla Bellagio’ya geçtik. Bellagio küçük bir kasaba dar ve Arnavut kaldırımlı sokakları ve yürüyüş yolları kasabanın içine doğru yokuş yukarı çıkıyor. Kasabanın en üst kısmında otopark alanları mevcut ama park yeri bulmak çok çok zor. Bir saat aramadan sonra anca yer bulabildik. O nedenle ya sabah erken saatlerde ya da hafta içi gitmek tercih edilmeli.
Bellagio ardından Como’ya geçtik. Como da inanılmaz kalabalıktı ve otopark alanları doluydu. Önceki yıllarda iki defa bulunduğum Como’yu hiç bu kadar kalabalık görmemiştim. Hafta sonu olmasının etkisiyle Avrupa’nın yakın bölgelerinden akın akın gelinmişti. Como yerleşik nüfusunun ciddi bir oranının Sivaslı hemşerilerimden oluştuğu ve göl kenarı çoğu restoranı işlettikleri bilgisini de paylaşmadan geçmeyeyim. Como’dan Milano Ramada Plaza by Wyndham otelimize yaklaşık bir saatte ulaştık. Ramada Plaza otel ücretsiz otoparkı, metro durağına yakınlığı ve M1 metro hattıyla Duomo’ya 8 durak mesafede olması nedeniyle tercih ettiğim bir otel.
Otele yerleşmemizin ardından akşam yemeği için otelimize 3 km mesafede olan Napiz Pizzeria Milano’ya gittik. Yediklerimizden sonra Tripadvisor’da topladığı puanları hem lezzet hem de hizmet olarak hak etmiş bir restoran olduğuna karar verdik.
Daha önce Milano’da birkaç kez bulunduğumuzdan bu sefer turistik gezi yerine merkezde keyifle vakit geçirme üzerine yoğunlaştık. Milano’da Duomo katedrali biletlerini turist yoğunluğu çok fazla olduğundan gitmeden internetten almanızı öneririm. Duomo yanındaki Starbucks Rezerve ve Galleria Vittorio Emanuelle ve alışveriş caddesi Via Monte Napoleone’da tam gün vakit geçirdik.
Gezimizin sonunda İsviçre’nin pahalı bir ülke olduğu sonucuna vardık. Bellagio Como Lugano gibi göl kenarı yerlere gitmek için özellikle sıcak havalarda hafta içi tercih edilmeli. Yemek ve tercih ettiğimiz markaların ürünlerinin İtalya’da Türkiye’den daha ucuz olduğunu net bir şekilde gördük. Tax free işlemleri için Global Blue firmasının aplikasyonundan online üyelik yapmış olmanın işlemlerin daha hızlı ve sağlıklı ilerlemesini sağladığına bir kez daha şahit olduk. Ristorante La Frada ve Napiz pizzeria’da bir kez daha yemek isterim.
Yeni Gezi Yazılarımda Görüşmek Üzere
Yazı ve Fotoğraflar: Yıldıray Erdoğan© Copyright
Önceki Yazı