Araba Ve Köpeğimiz Bonny İle Yunanistan;
Kendi aracınızla yurtdışına gidebilmek için Yeşil Sigorta yaptırmak zorundasınız. Ben poliçemi Maslaktaki Türkiye Turing ve Otomobil Kurumuna giderek yaptırdım. Poliçenin düzenlenebilmesi için Kendi adınıza olan aracın ruhsatı ve halihazırdaki trafik poliçesinin ibrazı gerekmekte. Başkası adına kayıtlı bir araçla çıkacaksanız ve araç sahibi seyahate katılmayacaksa sahibinden noter onaylı vekaletname almak zorundasınız. 15 günlük yaptırmak isterseniz 47 euro, 1 ay için 59, 2 ay için 82, 3 ay için 106, yıllık yaptırmak isterseniz 236 euro ödemek durumundasınız.
Köpeğimiz Bonny de mikroçipi, halihazırda yapılmış olan tüm aşıları, evcil hayvan pasaportu ve titrasyon raporu ile seyahate hazırdı.
26 Eylül Sabah 7.30 da eşim ben ve köpeğimiz Bonny yola çıktık. Çekmeköy’den 3. Köprüye bağlandık kısa bir molayla saat 11 de İpsala sınır kapısına vardık. Yurtdışı harç pulumuzu alıp Türkiye sınırından geçmemiz 20 dk sürdü. Yunanistan tarafını da 20 dakika civarında geçtik. Bonny ile ilgili iki taraftan da herhangi bir belge talep edilmedi.
Saat 12 civarında Alexandroupoli (Dedeağaç) ye vardık. Biletlerini seyahate başlamadan aldığım Samothraki (Semadirek) adasına gidecek olan feribotumuz saat 15.00 te hareket edeceği için 3 saate yakın bir vaktimiz vardı ve bu zamanı Jumbo markete giderek değerlendirmek istedik. Jumbo market; Ev eşyaları, mutfak, banyo, bahçe ürünleri, kırtasiyeden elektroniğe birçok ürünü Türkiye’ye göre çok çok ucuza bulabileceğiniz bir market. Otoparka girdiğiniz anda otoparktaki araçların tamamına yakınının Türkiye plakalı araçlar olması gözden kaçmıyor. Türkiye’de 250-300 euroya tekabül edecek alışverişi 90 euroya yaptık. Vergi iadesini alabilmek için alışveriş fişinizi girişteki tax free bölümüne onaylatmayı unutmayın. Dönüşte Yunan tarafındaki pasaport kontrolde de onaylatmak gerekiyor.
Limana doğru gidip deniz manzaralı kafelerden birinde bir şeyler atıştırıp feribotumuza geçtik. Yolcuğumuz iki saate yakın sürdü. Feribottan inince iki gece kalacağımız Archondissa beach apart hotele doğru yol aldık. Samothraki çok gelişmemiş dolayısıyla doğası bozulmamış yemyeşil bir ada. Otelimize yerleşmemizin ardından Ptofitis İlias köyündeki Ovrakos restorana gittik. Ada keçi ve oğlak çevirmesiyle meşhur. Bir aile işletmesi olan Ovrakos keçi çevirmenin en iyi yapıldığı restoran olarak görülüyor. Üç çeşit meze, salata, ciğer ve keçi çevirme söyledik ama porsiyonların büyüklüğünü görünce bir şok yaşamadık değil. Tabii ki bitirmek bir yana üçte birini anca yiyebildik. İşletme sahibi de beğenmediğimizi düşünüp üzüldü. Ciğeri sevmedik ama diğer yemekler iyiydi. Restorandan muhteşem gün batımını izlemek için gün batmadan gidilmesini öneririm. Köyde biraz yürüdükten sonra günün yorgunluğunu atmak için otelimize geçip kendimizi dinlenmeye aldık.
Sabah uyanır uyanmaz otelin taşlık plajından denize girdim. Deniz berrak ve gayet güzeldi ama plaj ve sığ kısımda yürümek taşlardan dolayı biraz zordu. Otelimizde kahvaltı olmadığından adanın idari başkenti olan ve Semadirekin en canlı ve en işlek yerleşim yeri Chora’ya gittik. Arnavut kaldırımlı dar sokakları ve renkli evleri, yerel ürünler satan dükkanları ile güzel bir köy. Kahvaltı için Egeyi tepeden gören harika manzaralı Cafe Trapezayı tercih ettik. Kafenin oldukça minik masalarından birinde oturup kahvaltımızı yaptıktan sonra köyün tepe noktasında olan kaleye doğru yürüdük. Kale adaya hâkim iyi bir fotoğraf noktası. Köydeki yerel dükkanlara girmeyi ihmal etmemenizi öneririm.
Ardından adanın meşhur şelalelerine doğru yol aldık. Aracımızı park ettikten sonra patika yollardan şelalelere doğru yaklaşık 3km yürüdük. Gria Vatra Şelalesinin altında oluşan göle girmek için hemen mayomu giyinip suya atladım ama buz gibi suda 1 dakika dayanabildim. Ardından üstteki şelaleye yürüyüp orada da girdim ama çok soğuk olan suda uzun süre durabilmek mümkün değil tabii. Şelalelerin suyu doğrudan dağdaki kaynaklardan geldiği için içilebiliyor. Şelalerin altındaki sularda çırılçıplak yüzen kadın ve erkekleri görünce de şoka uğramayın diye önceden uyarımı yapmış olayım. 😊
Şelale sonrası Pachia Ammos Beache yaklaşık yarım saatte ulaştık. Bakir bir alan muazzam bir deniz. Plajda bir restoran, bir kafe, şezlong, şemsiye ve duşlar var. Yaklaşık 4 saat geçirdiğimiz plajda kullandığımız iki şezlong iki şemsiye yanında bir alkollü kokteyl, bir bira ve bir cips için sadece 10 euro hesap ödeyip çıkınca küçük çaplı bir şok yaşamadık değil. Çeşme ve bodrumdaki fiyatlardan sonra bedavadan biraz pahalı hissi uyandırdı. Günün akşamında tekrar Profitis İliasa geçip Ovrakos restorana gittik bu defa sipariş verirken daha dikkatli davranıp az söyledik. Tabaklarımızdaki her şeyi bitirince işletme sahibinin mutluluğu da yüzüne yansımıştı.
Ertesi gün adadan ayrılırken çok tavsiye edilen fakat gittiğimizde canlı müzik olmadığı için girmediğimiz Taverna Gria Vathra ve balıkları çok övülmesine rağmen gidemediğimiz Taverna Karydes aklımızda kalarak ve bir sonraki programa ilk yapılacaklar listemize yazarak adadan ayrıldık. Bu arada adaya giderken, adada, adadan dönerken Bonny ile ilgili herhangi bir sıkıntı ve zorluk yaşamadık.
Alexandroupolide Feribottan indikten sonra bu gece konaklayacağımız Villa Steana’ya geçtik. Zeytin ağaçları bölgesinde çok zevkli tasarlanmış harika bir ev. Yaklaşık 50-60 metrekare, sahibesi de çok ilgili ve sıcak. Bonny geleceği için mama ve su kabı almış olması da bizi ayrıca mutlu etti, etiketleri üzerindeydi. Akşam gideceğimiz Aya Yorgi tavernaya yürüme mesafesinde olması da cabası. Kalan az zamanımızı Kyklopas zeytinyağları üretim yerine giderek değerlendirdik. Zeytin zamanı giderseniz zeytinin zeytinyağına dönüşümünü de izleyebilirsiniz. Tadım yaparak beğendiğimiz yağlardan aldık. Mini hayvanat bahçesinde keçileri sevdikten sonra otelimize ve ardından Ai Giorgis (Aya Yorgi) tavernaya geçtik.
Ai Giorgis gündüzleri beach hizmeti veren içinde iki restoranı olan bir tesis. Restoranlardan birinde saat 20.00 den sonra canlı müzik eşliğinde yemeğinizi yiyebilirsiniz. Biz rezervasyonumuzu iki hafta öncesinden müzikli kısma yaptırmıştık. Rezervasyonu gitmeden 2 hafta önce yaptırmakta fayda var çünkü hafta sonu Türkler akın akın geliyor. Masaların hepsi Türk’tü ve Restoran çalışanlarının neredeyse tamamı çok iyi Türkçe konuşuyordu. Yediğimiz her şeyden memnun kaldık müzik de çok iyiydi. Bizim için tek kötü yanı sigara ve puro içiliyor olmasıydı onu da cam kenarına oturarak bertaraf etmeye çalıştık. Bonny için yanımıza taşıma çantasını almış olmamıza rağmen çalışanlar sandalyede özgür bir şekilde oturmasını istediler.
Ertesi gün dönerken de sınırlarda Bonny ile ilgili herhangi bir şey sorulmadı ve rahat bir şekilde geçtik.
Tespitlerim; Dedeağaçta Jumbo markete mutlaka gidilmeli. Gümrükte alışveriş yapılacaksa Türkiye tarafındaki freeshopa göre çok ucuz olan Yunan tarafındaki freeshop tercih edilmeli. (Özellikle içkiler konusunda). Bütçesi kısıtlı olanlar için samothraki adası fiyat performans olarak harika bir tatil yeri. Evcil hayvanıyla seyahat etmeyi düşünenler için hiçbir zorluk yok, Türkiye’den daha fazla rahat edebilirler.
Yeni Gezi Yazılarında Görüşmek Üzere
Yazı ve Fotoğraflar: Yıldıray Erdoğan© Copyright
Önceki Yazı
