Buenos Aires’te Dört Günlük Tatil
Buenos Aires Ezeiza havalimanına Şili Santiagodan yaklaşık bir buçuk saat süren bir uçuşla ulaştık. Gümrük işlemlerimiz fazla uzun sürmedi. Gümrük işlemlerimizden sonra Official Ezeiza Taxi standından taksimizi ayarladık. Gideceğiniz adresin uzaklığına göre bir ödeme yapıyorsunuz. Sonrasında sizi taksinize götürüyorlar ve ücretinizi önceden ödemiş bir şekilde otelinize ulaşıyorsunuz. Şehir merkezi havaalanından yaklaşık yarım saat sürüyor.
Otelimiz Recoleta bölgesinde. Çok şirin butik bir otel . Birde hava soğuk olmasa keşke diyoruz. Haziranın sonu güney yarım kürede kışın başlangıcı. Hava sıcaklığı gündüz 14-15 derece civarı akşamları da 7 derece civarında. Otelimize yerleştikten sonra Recoleta bölgesini gezmeye başlıyoruz. İlk gördüğümüz şarap butiğinde, şarap ve peynir tadımı yaptıktan sonra sokaklar arasında kayboluyoruz. Burası tasarım butikleri, galerileri ve cafeleriyle Cihangir’i andıran bir semt.
Akşam yemeği için daha önceden rezervasyon yaptırdığımız ‘I latina’ isimli Kolombiya restoranına gittik. Bir şehri tanımanın en iyi yolu yürümek diyerek yemek yiyeceğimiz yere yürüyerek gitmeye karar verdik. Eğer yürümeseydik Avenu Cordoba ve onu kesen sokaklarda olan birçok ünlü markanın outlet mağazasını göremeyecektik. Cordoba Caddesini kesen sokakların birinde Cantina A Los Amigos isimli, yerel bir restoranı gördük. Biz vaktimiz kısıtlı olduğu için gidemedik. Ama sizlerin vakti yeterliyse, notlarınız arasına almanızda fayda var. Yaklaşık yarım saatlik yürüyüşle i latinaya ulaştık . Genelde Kolombiya mutfağı ve tasting menüleri var. Biz tasting menüyü seçtik. Ve yediklerimizden memnun olarak ayrıldık.
Ertesi günü mezarlık gezmeyle güne başladık. Evet, yanlış okumadınız. Buenos Aires’de yapılması gerekenlerin başında geliyor. Sanki bir açık hava müzesi. 6400ün üzerinde mezar bulunuyor. Haritasız gezerseniz muhtemelen kaybolabilirsiniz.
Eva Peron’un mezarı da en çok ilgi çeken yerlerden biri. Eva Peron’u seven kadar sevmeyeninde çok olduğunu gözlemlerimden söyleyebilirim. Mezarlığın çevresi evler, şık restoran ve kafelerle çevrili. Gittiğimiz ülkelerdeki semtleri İstanbul’daki bir semtle karşılaştırmak bende bir adet oldu. Mezarlığın çevresi Nişantaşı. Ama Nişantaşının ortasında bir mezarlık olmadan bu semti gözünüzün önüne getirin.
Buradan Plaza de Mayo’ya gittik. Burasının Arjantin tarihi için önemi büyük. İlk bağımsızlığın ilan edildiği ve halkın tepki vermek için toplandığı nokta.Biz gittiğimizde bir protesto vardı. Muhtemelen siz gittiğinizde de bir protesto olacaktır.
Buradan Ave Mayo Caddesi üzerinde bulunan Cafe Tortini’ye kahve molası vermek için uğradık. Bu pastaneyi görünce Beyoğlu’nun eski pastaneleri aklıma geldi.
Sonrasında, Metropolitan kadetraline uğradık. Papa Arjantinli olunca , bu kadetral, Katoliklerin ziyaret ettikleri en önemli merkezlerden biri haline gelmiş.
Bu kadetral’in etrafı ,özellikle Florida caddesi, finans ve iş merkezleriyle dolu. Binaların mimarisi sizi bir Avrupa şehrindeymişsiniz izlenimi veriyor. Caddeler de döviz bozmak isteyen ve kambiyo diye bağıran bir çok kişiyi görebilirsiniz. Sokak da para bozdurmak kişiye güven vermiyor.
Pasaportunuz yanınızdaysa bankalardan para bozdurabilirsiniz. Biz para bozdurmak için otelimizi tercih ettik.
Plaza de Mayor çevresi gezimizden sonra, şehrin , liman ve Marinasının olduğu bölgede öğle
yemeğimizi yedik. Bu bölge, yeni ve çok katlı binaların olduğu yer. Okyanusu görmek istiyorum derseniz gidin, aksi takdirde bir özelliği yok.
Otelimize dönüş yolumuzu Avenia 9 Julio caddesinden geçirerek gittik. Dünyanın, en geniş
caddesi. Caddenin bir ucundan diğerine geçmek beş dakikadan fazla sürüyor. İlginç bir deneyim.
Şehrin tamamı parklarla dolu, caddelerin bir çoğu geniş. Buna rağmen trafiğe yakalanmadığımız bir anımız olmadı. Trafik değince Taksiler fiyat olarak uygun ve hatta bizden ucuz. Fakat büyük şehirlerde turistlerin başına gelebilecek bir olay yaşadığımız için, biz uberi tercih ettik. Hiçbir sorun yaşamadık.
Buraya gelmişken tango gösterisine gitmemek, olmaz deyip otelin önerdiği yemekli tango
gösterisine gittik. Memnun kaldığımızı söyleyemem. Bizim ki biraz aceleye geldi. Bence turistik olmayan bir gösteri bulabilirsiniz.
Ertesi Gün La Boca semtinde sanatçılar sokağı olarak bilinen El Caminitoya gittik. Burada
sokaklarda tango yapanlar, Messi veya Maradona kılığından dolaşıp sizlerden para koparmaya çalışan bir sürü insan var.
Bunların yanın da, şirin kafeler ve hediyelik eşya satan dükkanlarında olduğu bir bölge. La
Boca’nın stadıda bu bölgede. İnternet sitelerinde bu bölgeye akşam saatlerinde gidilmemesi
gerektiği ve Caminito’dan fazla uzaklaşılmaması yönünde ki uyarıları dikkate almak da fayda var.
Buradan Buenos Aires’in en eski bölgelerinden biri olan San Telmo ya gitik. Burası; Antikacıların olduğu pasajlar, bit Pazarı, sokak satıcıları , sanat galeri ve cafelerle dolu bir yer. Yarım gün de bitiremedik. Ve ertesi gün tekrar buraya geldik. Şansımıza günlerden Pazar ve Calle Defensa,üzerinde kurulan, başı sonu belli olmayan bir pazara rastladık. Sebze meyve satanlar mı, el yapımı, sanat ürünü el işlerimi istersiniz, aklınıza gelebilecek her şey mevcut. Şiddetle buraya uğramanız tavsiye olunur.. Bu kalabalıkta çantalarınıza dikkat etmeniz şartıyla…
Pazar donuşu Uçağımız için otel den bavullarımızı alıp. Hava alanına doğru çıktık. Tabii ki
Arjantin’e kadar gelip et yemeden mi döndünüz derseniz. Cevabım hayır. Otelimize yakın La
Cabrera isimli restoran da et yediğimizi. Fiyatların bizden düşük ama porsiyonların bizden fazla olduğunu, ama ülkemizde de birçok iyi et lokantaları açıldığı için lezzetin aynı olduğu konusunda bir deneyim yaşadığımızı söyleyebilirim. Üç buçuk günlük Buenos Aires seyahatimi sizlerle paylaşmaya çalıştım.
Yeni Gezi yazılarında görüşmek üzere…
Ömer BUMEDİAN
Fotoğraflar: Ömer BUMEDİAN © Copyright
Önceki Yazı