Denizci Olabilme Kültürü
Denizci olmak, benim için çok uzun yıllar süresince sahilde, gülen yüzümü karartmadan, dimdik eşimin yolunu beklemek demek idi. Hiç haberleşmeden birbirimize tam güvenle ve tam iyimserlikle; yaşam nehri önünüze ne beklenmedik engel çıkarırsa çıkarsın, işleri yoluna koyma azminde, kararlılığında basiretle durabilmeyi sürdürmek demek idi. Eşim denizde tüm vatanımız için tüm benliği ile görevinin başındayken, ben de tüm benliğimle denizcinin limana dönüşünde halatı atacağı iskeledeki baba olarak sapasağlam durabilmekten gurur duyardım.
2014 yılında kürek çekmeye başladığımda ise iskeleden ayrılmanın büyüsünü keşfetmeye başladım, denizci olmanın bambaşka yanlarını keşfettim. Daha önce çok yakınında bu yaşam kültürünün içindeydim aslında ama denizin bir öğretmen olduğunu farkında değildim. Bahriye geleneklerinin kökeninin nasıl çıkmış olacağını düşünmemiştim. Kürek çekerken bu geleneklerin, denizci olma görgüsünün köküne dokunabilme hissini deneyimlemek ve hücrelerinde hissetmek başka oldu benim için. Bu yüzden kürek sporuna bambaşka bağlandım. Eğer tam denizci bir ülke olabilseydik, ülkemiz tam başka bir yücelme yaşayabilirdi fikrine eriştim.
Su, tekne ve insan birlikteliğinde anlamlandırdığım ve kitap köşelerinde kocaman harflerle yazılı beylik düşüncelerin nasıl geliştiğini tekne üzerinde kürek çekerken deneyimlemek çok etkileyiciydi. Teknik becerilerin ötesinde, insan olmayı, kaşif olmayı, özgür olup olamamayı deneyimlediğiniz spor görünümlü bir olgunlaşma okulu olduğunu gördüm.” Kürek çekmek bir spordan fazlasıdır” betimlenmesi bu yüzdendir.
Öncelikle, tekne ile su üzerinde olup ister yelkenle ister kürekle seyir yapın doğaya kafa tutamayacağınızı öğrenmek zorundasınız. Doğaya kafa tutmanın bedeli çok ağırdır. Doğanın gücü karşısında epey aciz ve yalnızsınızdır. Sadece doğa ile iş birliği yaparak hayatta kalabilirsiniz. Susuz yaşayamayan kara canlıları olarak, su ile işbirliği halindeyseniz, hem disiplinli hem yumuşak hale gelirsiniz, akıllılıkla kararlı olmayı, ve asla akılsızca inatçı olmamanız gerektiğini fark edersiniz. Bu ince çizgiyi tutturmak önemlidir. Denizci olabilmek için hem kaşif, hem de titiz bir planlamacı olmalısınız. Hem çok meraklı ve girişimci hem de merakınız peşinde gerektiğinde tutkunuzu durdurabilecek bir kabullenebilme olgunluğunda olmanız gerekir. Deniz insanı eğitir, yetiştirir ve olgunlaştırır. Deniz ile işbirliği içindeyseniz hem karnınız hem ruhunuz doyar.
Teknenin kendisi başlı başına bir yaşam metaforu oldu benim için. Tekne sizi nihayetinde su üzerinde hayatta tutan bir araçtır. Tekneye, içinde bulunduğunuz denize ve teknedeki diğer mürettabatla olan ilişkinize özenle yaklaşmak diğer önemli kuraldır. Teknenize özenerek bakmak, temiz tutmak ve her anını gözleyerek, onu iyi dinlemek zorundasınız. Dikkatli dinlediğinizde veri toplayabilir ve veriyi doğru değerlendirebilmek ise hayatta kalmanız için elzemdir. Niye az kıyafet, niye bez çantalar, niye yalın ayak dolaştığınızın, niye halatları, yelkeni tertipli tuttuğunuzun, bir tecrübenin getirdiği sizi hayatta tutacak önlemlerle ilgili olduğunu bilmek gerekir. Hiç biri minimalizm akımından gelen yeni moda havalı olma yolu değildir. Özen sadece görsel zevkiniz için değildir, yaşamı katlanabilmek üzere sürdürülebilir kılar. Özen beraberinde saygıyı, nezaketi ve her alanda estetiği ve bir yaşam üslubunu peşi sıra getirir.
Teknede yalnız iseniz yolculuk sonu kendi yüreğinize çıkar ki, binlerce yıldır her insan zaten kendini keşfetme yolculuğundadır. Teknede başkaları da varsa bir arada yaşamanın, diğer insanlarla iş birliği yapabilmenin nasıl olması gerektiğini öğrenirsiniz. Kürek teknesinden örneklemek gerekirse, hırslar, ihtiraslar ve egolar sırtınızda ise o teknede yaşlar, cinsiyetler, tecrübeler ve geçmişiniz her ne ise bir anda eşitlenmeniz gerekir. Eşitlendiğinizi anlamadan teknede uyum içinde başkası için var gücünüzle kürek çekemezsiniz. Başkası için kürek çekerken onun da var gücü ile sizin için canını dişine taktığına güven duymanız gerekir. Denizcilik böyle bir ekip olma halidir. Yaşamlarınızı dibine kadar birbirinize emanet edersiniz. İşte o uyum içinde tekne süzülür. Aksi takdirde tekne ya olduğu yerde dönüp durur, ya da batar. Bir arada yaşamanın esas en dipteki incecik kökü burada yatar. Denizci iseniz, küçük hesaplarla politik manevralara girişmek herkesin hayatına mal olabileceğini bilirsiniz. İntikam, isyan, dargınlık, kırgınlık hepsi teknenin gidişinde bariyerler olarak ilerlemenize engeldir. Birbirinizi affetmek, yeniden güvenerek ilerlemek yeniden seyre devam edebilmek, yaşamı sürdürmek gerekir.
Kürek çekerken elleriniz patlamış, ciğerleriniz yanmış kaslarınızı bitap düşmüştür. Ama kürekte beraber çekmeye devam edeceğinize eminsinizdir; bu sessiz bir toplum sözleşmesidir ve başkaca bir yasa yazmaya da gerek yoktur belki de. Mürettebat birbirine nezaket göstermek zorundadır. Nezaket tüm duygularınızı bastırmanızı gerektirmez. Ama duygularınızı kontrollü ifade etmenizi öğretir size. Nezaket her koşulda kazanmaktır. Nezaket kalmadığında; haklılar mağdur, haksızlarda her durumda kaybedendir. Böyle olunca kimse kazanmaz. Oysa herkesin birlikte kazandığı şartlar sadece nezaket içeren atmosfer koşullarında gerçekleşir. Nezaket olmadan iyi bir denizci ekip olmak mümkün değildir. Dar bir alanda tüm yaşamlara yer açabilmek için sınırları nezaket çizer ve uyumu pekiştirir.
Konuşmalar her zaman kısa net ve anlaşılır olmalıdır. Çünkü ya rüzgar, ya zaman, ya yorgunluk zaten fazla sarf edilen kelimelerin anlamını değiştirir. Az konuşmak tüm doğayı, tekneyi ve ekibi benliğinizle dinlemek (duymak değil) anlaşmanın ön koşuludur. Aslında konuşmaktan ziyade, doğru anlaşmak için önce niyet gerekir. Çatışmalar vardır. Var olduğunu bilmek ve kabul etmek gerekir. Başka bir Dünya, başka bir hayat ve başka tekne olmadığını farketmek önemlidir. Doğayla, tekneyle ve ekiple uyum içinde kürek çekmezseniz teknenin ilerlemeyeceğinizi öğrenirsiniz. Bu uğurda egonuzu bir kenara bırakmanın erdem olduğunu öğrenirsiniz. Tekne ilerledikçe yaşam boyu öğrenmeye devam etmeniz gerektiğini öğrenirsiniz. İşte o zaman aynı gemide olmak tabiri sizin için artık bir klişe değildir. Bu tabiri artık hiç kullanmazsınız bile, zaten öylesinizdir. Bedeninizin ruhunuzun kabuğu olması gibi, teknede yaşamınızın kabuğu olmuştur.
Tekne bir arada sürdürülen yaşamlarımızın kabuğu iken, altınızdaki su ve doğa yaşam yolculuğunun getirdikleridir. Yolculuğu çekilir kılan teknedeki herkestir, onlar sizin sırtınızı verdiğiniz arkadaşlarınızdır. Nezaket ve özen kendiliğinden saygıyı doğurur. Ve kendinizi, rüzgar teninizi okşarken, denizin iyodunu koklarken “…seviyorum” derken yakalarsınız. Yaşamı, içindeki doğa ile tekneyi, teknedeki herkesle ve kendinizle birlikte bir bütün olarak seversiniz. O bütün de sizi kucaklar.
Denizci olmak bir bütün olmak demektir. Denizcilik böyle bir yaşam kültürünü beraberinde getirir. O yüzden önemlidir. Yaşamın değerini anlamak ve anlamlandırmak için, bir arada uyum içinde keşfetme yolculuğunda olabilmek için gereken temel yaşam görgüsünü öğrettiği için hepimizin denizci olmayı ve bu kültürü öğrenmesi çok önemlidir. Bilinmeyene giden hayat yolculuğunda tüm denizcilere haddim olmasa da özenle, nezaketle saygıyla selam olsun.
Bu yazı https://denizkartali.com/denizci-olabilmek-iki-cifte-dokunusuyla.html 5 Temmuz 2022 de yayınlanmıştır.
https://hayalrotanizda.blogspot.com/
Yazı:Behice Aslıhan Dizdaroğlu© Copyright
Önceki Yazı