GEZİ NOTLARI-4: CUSCO-MACHU PICHHU
Bu yükselikte, oksijenin yetersiz gelmesi nedeniyle bazı bünyeler sorunla karşılaşabiliyor. Bizde bu sorunla karşılaşmamak için Lima’daki bir eczaneden yükseklikle ilgili ilaçlarımızı aldık. Gerçekten de, uçaktan indiğinizde yüksekliğin etkisini hissediyorsunuz. Hatta beraber gittiğimiz gruptan bazı kişiler otele vardığımızda oksijen almak zorunda kaldı. Bu rahatsızlığı azaltmak için havalimanında uçaktan inen herkese ücretsiz coca yaprağı dağıtılıyor. Bu yaprağı çiğniyorsunuz. Ayrıca otele vardığınızda girişte coca çayı ikram ediliyor ve ihtiyaç hissedenlere oksijen hizmeti veriliyor.
Havalimanı ufak ve şehrin gelişmesiyle, şehrin ortasında kalmış. Çok yoğun bir turist akını olduğundan oldukça kalabalık. Ama çok iyi organize olunduğu için kolaylıkla havalimanından ayrıldık. Otelimiz Libertador Palacio del İnka, Colonial mimari izlerini taşıyan büyük bir otel. Biz otelin hizmeti ve yerinden çok memnun kaldık..
Cusco tarihi dokusunu hala korumakta… Taş sokakları, 2-3 katli balkonlu evleri ile colonial bir şehir olduğunu hemen görebilirsiniz. Cumbalı evlerin, dar sokakların, dev katedrallerin arasında gezerken zamanda yolculuk yaptığınızı düşünüyorsunuz.

Cusco ayni zamanda Sacred Valley’e açılan kapı. İspanyollar Peru’ya geldiklerinde, hayatlarında hiç at görmeyen İnkalar , zırhlar içindeki İspanyolları görünce, onların tanrı olduklarını düşünmüşler ama kısa bir süre sonra tanrı olmadıklarını anlayınca iş işten geçmiş. İşgalden sonra İspanyollar şehirdeki İnka binalarının, tapınakların ve sarayların bir kısmını yıkmışlar, bazı İnka tapınaklarını ise katedrale çevirmişler. Şehirden kalan duvarları ise “yeni Cusco”nun inşaasında kullanmışlar. Cusco, bugünkü İnka ve İspanyol mimarisinin karışımı eşsiz güzelliğini, buna borçlu. Bölgenin yaşadığı depremlerden sonra, İspanyolların boyadığı ve kapatmaya çalıştığı bazı yapıların duvarlarında İnka dönemi taşları ortaya çıkmış.
İlk gittiğimiz yer ; Koricancha Tapınağı (altın kale). İspanyollar 17. yüzyıl da İnkalardan kalan duvarın üstüne çıkarak Santa Domingo Kilisesi’ni inşaa etmiş, bu nedenle binada iki ayrı mimari tarzını hemen görebiliyorsunuz. İnkalardan kalan duvarlar bıçakla kesilmiş gibi ve bloklar halinde, taşları oyarak bir birinin üstüne oturtulmuş.
Daha sonra de Sacsayhuaman’a eski İnka taşlarını görmeye gittik. Oradan da otobüsümüzün bıraktığı bir noktadan yürüyerek, Plaza de Armas’a ulaştık.
Plaza de Armas “Savaşçılar Meydanı” şehrin 2 meydanından büyük olanı. Meydanda içersinde 3 kilise ve 13 şapeli barındıran bir katedral bulunuyor.
Bulunduğumuz tarihte (16-18 Haziran 2017) festivale rastladığımız için çok şanslıydık. Bütün okullar renkli kıyafetler içinde, geçit töreni yapıp gösteri sunuyorlardı. Bütün katedrallerin içine süslenmiş heykeller konulmuş ve etkileyici bir görüntüyle sergilenmekte idi. Katedrallerin içinde resim çekmek yasak olduğundan, resim çekemedik.
Meydanın etrafın da bir çok restaurant ve cafeler mevcut. Her damağa uygun bir yemek kolaylıkla bulmak mümkün. Yolun ve yüksekliğin verdiği yorgunluğun etkisiyle biz otelimize gidip yemek yemeği tercih ettik.
İkinci gün ;
Sabah saat beşte 2400 metre yükseklikte bulunan Machupicchu‘ya gitmek üzere yola çıktık. Cusco’dan yaklaşık iki saatlik bir otobüs yolcuğu ile önce Urubamba tren istasyonuna ulaştık. Oradan da yaklaşık iki buçuk saat süren bir tren yolcuğu ile Aguas Calientes’e ulaşıp buradan da yarım saatlik bir minibüs seyahatiyle Machupicchu’ ya ulaştık. Tren yolculuğu uzun olmasına rağmen güzel manzaralar eşliğinde yapıldığı için sizi sıkmıyor. Trende tatlı veya tuzlu atıştırmalıklarla birlikte sıcak içecek servisi mevcut. Trene gidiş dönüş için 160 usd ödeyince daha büyük beklenti içinde oluyorsunuz ama fazla bir şey beklemeyin. Aguas Calientes küçük bir kasaba. Konaklama olanakları mevcut. Ayrıca şirin restaurant ve cafeler var. Buradan 30 kişilik minibüslerle Machu Picchu girişine çıkıyorsunuz. Otobüs biletleri durağın yanında satılıyor.
15. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen, İnkaların kayıp şehri Machupicchu, 20. yüzyıla kadar keşfedilmemiş. 1911‘de Hiram Bingham adlı Amerikalı tarihçi burayı keşfetmiş. Bugün dünyanın en ünlü ve önemli arkeolojik sit alanlarından biri olan İnka yerleşimi, günde binlerce turistin akınına uğramakta. Machu Picchu klasik İnka stilinde taş duvarlarla inşa edilmiş bir şehir. Şehrin en önemli 3 yapısı; Inti Watana (Güneş Tapınağı) , tarım bölümü ve Üç Camlı Oda. Bu yapılar dışında şehri çevreleyen diğer yapılar ziyaretçilerin eski şehrin nasıl bir yer olduğunu kafalarında canlandırabilmeleri için aslına uygun yeniden inşaa edilmiş. 1976’da Machu Picchu’nun %30’u restore edilmiş. Bugün de hala yer yer restorasyonlar sürmekte…
2011’den beri Machu Picchu’ya giriş kısıtlamalı şekilde sağlanıyor. Çünkü bölgenin turist akınına uğramasının UNESCO koruması altında olan bölge açısından bazı deformasyonlar yarattığı (şehir toprağa gömülüyor) gözlemlenmiş.
Machu Picchu’ya girmek için, biletleri önceden almanız önemli çünkü günlük giriş 2500 kişi ile sınırlı. Machu Picchu ile beraber eğer karşısındaki Wayna Picchu dağına tırmanmak isterseniz ona verilen günlük kişi sınırı 200.
Buraya gelirken; sinek ilacınızı, yağmurluğunuzu, atıştırmalık yiyeceğinizi ve suyunuzu beraberinizde getirmenizde fayda var.
Dönüş yolumuz, gidişimizden daha kısa sürdü. Aguas Calientes’den Poroy Cusca istasyonuna yaklaşık üç buçuk saatlik bir tren yolculuğu yaptık. İstasyondan Cusco merkeze yarım saatlik bir otobüs yolculuğumuz oldu.Tren görevlilerinin alpaka ürünlerinin satışı için defile yapmaları, yerli dans şovu gerçekleştirmeleri yolculuğa ayrı bir renk kattı.
Peru gezisi yapacakların; vakitleri varsa gezi rotalarını, Nazca Çizgileri ve Titicaca Gölünü’de kapsayacak şekilde yapmalarını öneririm. Bizim vaktimiz olmadığı için buraları gezemedik.
Diğer geziler de görüşmek üzere……
Yazı ve Fotoğraflar: Ömer BUMEDİAN © Copyright