Gezilerim-Çekya (1)
THY uçağımızla Prag’a indikten sonra ilk defa bir ülkede pasaporttan sorgusuz sualsiz geçmenin keyfini yaşadık. Otele transferimizi sağlayacak olan Prague Airport Transfers firmasının web sitesinden ayarladığımız transfer aracının şoförü çıkışta elinde ismimin yazılı olduğu karton levha ile bizi bekliyordu. Otelimiz Radisson Blu’ya ulaşmamız yaklaşık yarım saat sürdü ve saat 4 gibi otele vardık.
Biraz dinlenmemizin ardından yollara düştük. İlk iş olarak seyahatimiz öncesinde tripadvisor sitesinden seçmiş olduğum Sangam İndian Restauranta yürüdük. Nefis hint yemekleri eşliğinde lokal biralardan tattık. Yediklerimizden ve hizmetten çok memnun kaldık. Bir süre Old Town ve civarında gezindikten sonra 19.30 da nehir gemi turuna katıldık. Nehir gezisi için gün batımına doğru bir zaman diliminin seçilmesini öneririm.
Prag’da günlük, 3 günlük metro ve tramvayda geçerli biletler alarak şehir içi ulaşımı sağlayabilirsiniz.
Biz yürümeyi sevdiğimiz için şehir içinde toplu taşıma hiç kullanmayıp her gün 20.000 adım attık.
İkinci gün Karlovy Vary seyahati için Kamil Koç web sitesinden biletini almış olduğum flixbus otobüsü için otobüs terminaline yürüdük. Otobüs yolculuğu yaklaşık 2 saat sürdü ve otobüs içinde internet
hizmeti mevcuttu. Önemli detay; otobüs yolcularını Karlovy Vary turistik bölgesine girişteki otobüs durağında indiriyor fakat dönüşte bu durağın yaklaşık 500 metre ilerisinde olan terminalden kalkıyor ve Terminalden kalkacağını yolculara söyleme gereği duymuyorlar. Fark etmesek otobüsü kaçırabilirdik.
Kralın banyosu anlamına gelen Karlovy Vary; dönemin kralı olan IV. Karl’ın avlanırken suya düşen bir geyiğin haşlandığını görüp yörenin sıcak sulara sahip olduğunu keşfetmesiyle yerleşim yeri olmuş. Kaplıca otelleri ile sağlık şehri olarak hizmet vermeye başlamış.
Tarihe damga vurmuş isimler sağlık turizmi için şehirde konaklamışlar. Mustafa Kemal Atatürk de 1918 yılı temmuz ayı boyunca böbrek rahatsızlığının tedavisi için Karlovy Vary’deki Carlsbad Plazada kalmış ve şifa bulmuş. Otelin kapısında Mustafa Kemal Atatürk’ün orada kaldığı ve tedavi gördüğüne dair tabela var.
Atatürk’ün Karlovy Vary’de kaldığı dönemde çalışmak ve mektuplarını yazmak için vakit geçirdiği Cafe Pupp’a uğramadan olmaz. Carlsbad otelin kapısına
sırtımızı verdiğimizde sağ çaprazda Grand hotelin içinde Cafe Pupp’ta pastamızı yiyip kahvelerimizi içtikten sonra yöreye özgü içki Becherovka’yı denedik.
Cafeden çıkıp soldaki sokaktan 100 metre yürüyerek fünikülere ulaştık. Füniküler tepeye varmadan orta noktada da duruyor isteyen dağ keçilerini gözlemlemek için orada da inebilir. Biz tepede indik.
Tepede Diana restoranın arkasında mini hayvanat bahçesinde dağ keçisi, domuz, pony, tavus kuşu görebilirsiniz. Kelebek evine girip üzerinizde uçan kelebekleri inceleyebilirsiniz. Dönüşte fünikülerle inilebileceği gibi patika yoldan yürüyerek inmek de tercih edilebilir.
Karlovy Vary binalarıyla o kadar güzel ki yürümek çok çok keyifli.
Gezinirken bir çok yerde göreceğiniz “oplatky” adı verilen ve Karlovy Vary’de 18 yüzyılda üretilmeye başlanan bizim kâğıt helvanın çok daha incesi helvayı denemeden olmaz. Birçok büfede bulunan Oplatky çok değişik tatlarla lezzetlendirilmiş. Biz en meşhuru olan fındıklısını denedik. Laf aramızda bizim kâğıt helvayı daha lezzetli bulduk.
Yemek için turistik bölgenin dışındaki La Hospoda restaurantı tercih ettik ve pişman olmadık. Otobüsümüze ulaşmak için terminale doğru yürürken Becherovka likörünün yapım aşamalarını
görebileceğimiz Jan Becher Museum’ı ziyaret edip ardından otobüsümüze geçtik. Eğer kaplıca kullanılmayacaksa Karlovy Vary gezisi için 5-6 saatlik bir zaman dilimi gayet yeterli.
Yazı Devam Edecek
Yazı ve Fotoğraflar: Yıldıray Erdoğan© Copyright
ÖncekiÖnceki Yazı
