Gezilerim – Kapadokya(2)
Aşıklar vadisinde balonları izleyip döndükten sonra 3 saat kadar uyumuşuz. Dokuz gibi uyanıp otelin terasında muhteşem Ürgüp manzarası eşliğinde harika bir kahvaltı yaptık. Önceki günkü kahvaltımsı şeyden sonra ilaç gibi geldi. Kaliteli ürünleri , servis ve manzarayı çok beğenince akşam yemeğini de akşamları aynı mekanda hizmet veren Lagarto restoranda yemeye karar verdik ve rezervasyonumuzu yaktırıp harekete geçtik. Hedef görmediğimiz yerleri görmek, o rotada varsa gördüğümüz yerlere de tekrar uğramak.
Böyle bir geziye çıkmadan önce yıllık bir Müzekart mutlaka edinin 60 TL civarında ve çoğu yerde geçiyor. Tek tek ödemek pahalıya patlayabilir. Kapadokya’nın en büyük peri bacası olan Uçhisar kalesi çevresinde bulunmuş fakat içine girmemiştik. Bonny’i yere bırakmamak koşulu ile kaleye girmemize izin verildi ve Bonny kucağımızda kaleye tırmandık. Neredeyse tüm Kapadokya’yı kuşbakışı izleyebileceğiniz kalede güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.
Bonny ile balona binmemize müsaade edilmediğinden biz de fotoğraf çektirmek için hazırlanmış küçük balonda hatıra fotoğrafımızı çektirip, Göreme açık hava müzesine geçtik. Birkaç sene önceki gelişimizde atv turu yapmıştık. Toz içinde kalmamak için bu sefer yapmamaya karar verdik. Çanak çömlekçilere baktıktan sonra Peri bacalarının en yoğun olduğu yer olan Zelve Açıkhava müzesine geçtik. Üç vadiden oluşan bu bölge 9. Yüzyılda Hristiyanların önemli yerleşim ve dini merkezlerinden biri olmuş. Papazlara verilen ilk dini seminerler bu bölgede gerçekleşmiş. Kiliselerin mutlaka görülmesi gerekir Sonrasında 1 km mesafedeki Paşabağları Ören yerini görmek gerekir biz daha önce gezdiğimiz için içine girmeden Avanosa doğru yola çıktık. Avanosta ilk durağımız Dünyanın en saçma müzeleri arasında yer alan Saç Müzesi oldu. Çanak ustasına aşık olan Fransız bir kadın Turist 3 ay kadar bir süre Avanosta yaşadıktan sonra vize problemleri nedeniyle ülkesine dönmeye mecbur kalınca saçından bir tutam kesip duvara asar. Atölyeye gelip hüzünlü aşk hikayesini duyan diğer kadın ziyaretçiler de saçlarından bir tutam kesip bıraktıkça bu bir gelenek halini alır ve mağara saç ile dolu bir müzeye döner ve Guiness rekorlar kitabında dünyanın en tuhaf müzeleri arasındaki yerini gururla alır.
Sallanan köprünün üzerinde sallanarak yürüdükten sonra, bir çanak atölyesinde sanatsal çalışmamızı da yaptık. Pek başarılı olmasa da kendi imalatımız olduğundan sanat eseri kıvamında olduğunu düşündük. Avanos Güray müzeyi daha önce gezdiğimiz için bu sefer pas geçtik. Birkaç mağara atölyeyi de gezdikten sonra otelimize doğru harekete geçtik.
Otelimizde dinlendikten sonra akşam yemeğini planladığımız şekilde Lagarta restoranda enfes yemekler ve şarap eşliğinde aldık ve muhteşem bir akşam geçirdik. Özellikle testi kebabı harikaydı. Kullanılan etler, sos muazzamdı. Yemek sonrası odada sosyal medyaya takılarak dinlendik. Yarın yolumuz uzun. Hedef 9 saat civarı bir yolculuktan sonra Dünyanın 8. Harikası Nemrutta güneşi batırmak.
