spot_img
Ana SayfaYazarlarÖzbekistan Seyahat Notları

Özbekistan Seyahat Notları

Özbekistan Seyahat Notları

Genel hatırlatmalar;

Özbekistan iklimi karasaldır. Yazları ortalama 40 °C (gölgede 50 °C’ye kadar çıktığı söyleniyor), kışları    -23 °C ve yağış yıl boyu çok az (Biz Semerkant’a hızlı trenle geldiğimizde güzel bir yağmur ile karşılandık). En soğuk ayın ocak olduğu ülkede en sıcak aylar ise temmuz ve ağustos. Gece ve gündüz arasında sıcaklık farklarının da yüksek olduğu Özbekistan’da ülkenin tarihi ve doğal güzelliklerini gezmek için en güzel zamanlar ise Nisan -Mayıs ve Eylül – Ekim aylarıdır (Nisan ayında Özbekistan’daydık ve hava gerçekte çok güzeldi).

Başkent Taşkent’ten başka, başlıca büyük kentleri; Hokand, Namangan, Andican, Fergana, Ürgenç, Hive, Buhara, Semerkand ve Gülistandır. Biz sırasıyla Ürgenç, Hive, Buhara, Semerkand ve Taşkent’i gördük.

İstanbul’dan Özbekistan Ürgenç’e THY veya Uzbek Airway ile yolculuk 3s 10dk sürüyor. Biz Uzbek Airway ile Ürgence gidip, THY ile Taşkent’ten geri döndük (tersi de yapılabilir). Uzbek Airway’le uçmaktan da memnun kaldık. Ürgenç çok küçük bir havaalanına sahip, ancak yoğun uçuş olmadığı için son derece yeterli ve temiz. Dönüşümüzü de THY ile 5 saatlik bir uçuşla Taşkent’ten yaptık

Akşam yerel saat ile 19.00’da Ürgenç’e giriş yaptıktan sonra tur otobüsümüzle otelimizin olduğu Hive şehrine hareket ettik. Düzgün bir yoldan yaptığımız 35 km’lik yolculuk sonucu göreceğimiz ilk şehir olan Hive’ye vardık.

Özbekistan, havaalanlarından sokaklarına kadar çok temiz, çok güvenli ve yardım sever, misafirperver insanların olduğu bir ülke. Turizm açısından da güzel işler yapmışlar. Harabe halindeki tarihi doku yaklaşık 30 yıllık bir süreçte güzel restore edilmiş, ışıklandırılmış ve sunuma hazırlanmış.

Turizm çok hızlı gelişiyor. Bizler sadece Rusların ve Çinlilerin olacağını bekliyorduk ancak Çinli hiç görmediğimiz gibi Rus turistler de çok fazla değildi. Onların yerine İtalyan, İspanyol, Fransız vb. Gruplar vardı. Çok sayıda dört ve beş yıldızlı oteller ile birlikte bakımlı temiz butik otellerde vardı. Özellikle Taşkent marka Oteller açısından zengindi.

Yiyecek açısından son derece zengin bir mutfağı var. Hamur işlerinin ve etin sınırı yok. Özbek pilavı zaten her yerde bulunabiliyor. Fakat her şehrin pilavı biraz farklı. Et son derece yaygın ve dar gelirli halkın rahatlıkla alabileceği kadar uygun fiyata. Halk uygun fiyata et yiyebilsin diye ihracatını kısıtlamışlar. Eğer otelde kahvaltı yapmayacaksanız bizim alışık olduğumuz  kahvaltıyı sokakta bulmanız pek mümkün değil. Yerine genellikle patatesli veya etli samsa adı verilen bir börek damaklarınızı şenlendirebilir. Günün her saatinde de yiyebilirsiniz.

Özbekistan

Yemeklerin yanı sıra kök çay (yeşil çay) ya da kara çay (siyah çay) gibi farklı çay çeşitleri de küçük porselen çaydanlıklarda servis ediliyor. Özbekler kök çay (yeşil çay) içiyor. Neden olarakta kara iklimindeki ülkede hava kuru olduğundan siyah çay ve kahve cildi daha çok kurutuyor diyorlar. Bu nedenle cildi nemli tutan kök çayı tercih ediyorlar. Bu arada kahve alışkanlıkları neredeyse hiç yok.

Hive’yi ziyaret edenlerin mutlaka tatması gereken lezzetlerden biri de bu yöreye özgü ekmektir. Hive halkı, “nan” diye adlandırılan ekmeği halen eski usul taştan yapılan tandırlarda pişiriyor ve ekmeğin hamurunu farklı motiflerle süslüyor.

26 scaled e1717576751106 27 scaled e1717576782842 Özbekistan

Özbekistan Gezi Notları 30 scaled e1717577010587 31 1 e1717577042408

Şehirlerarası ulaşım otobüs ile karayolundan ya da demir yolu tercih edilebilir. Havayolu iç hatlarda pek kullanılmıyor. Bu nedenle havalimanları (Taşkent’te dahil) büyük değil. Buhara – Semerkant – Taşkent arasında çalışan Afrasiyab hızlı treni son derece konforlu.

51 scaled e1717579139608 uzbekistan

Özbekistan para birimi Som’dur. 1 Özbekistan Som’u 0,0026 Türk Lirasıdır. Yine 1 Özbek Som’u 0,000076 $ dır. Özbek parası almak için bankalar kullanılabildiği gibi serbest piyasada da daha uygun fiyata ihtiyacınızı halledebilirsiniz. Bunun için döviz bürosu aramayın, bulamazsınız. Ama bulunduğunuz her yere dövizinizi bozacak insanları çağırabilirsiniz. Alış veriş yaptığınız yerlerde de yabancı parayı kabul ediyorlar ancak iade edilecek miktarı Özbek Som’u olarak yapıyorlar.

Harezm bölgesinde yaşayan Harezm Türkleri’nin şivesi Türkiye Türkçesi’ne çok yakın. Özbekistan’ın başka bölgelerinden gelenlerle iletişimde sıkıntı yaşayabilen bu halk bizlerle çok rahat anlaşabiliyordu.

 

HİVE;

Yukarıda da belirttiğim gibi akşam üzeri uçağımız Ürgenç’e indi. Gümrük işlemlerimizi tamamlayıp bavullarımızı aldıktan sonra binadan dışarı çıktık. Görevliler ve yolcular dışında kimsenin alan sınırlarına sokulmadığını gördük. Alan sınırının nizamiyesinde olan kalabalık bir topluluk gelenlerin çıkmasını bekliyordu. Nizamiyeden çıktığımızda bekleyenlerin büyük kısmının taksi ve ulaşım araçlarının şöför ve görevlileri olduğunu anladık. Ancak kimseyi taciz etmiyor, talebi olan olur mu diye bekliyorlardı. Biz otobüsümüze binip Hive’ye gitmek için 35 km’lik yolculuğumuza başladık.

Ürgenç, Altınorda Devleti zamanında gelişkin bir şehirken Emir Timur döneminde terk edilmiş, yerine Hive bölgenin başkenti yapılmış, bu nedenle de gelişememiş hala küçük bir şehir olarak varlığını sürdürüyor.

Hive şehri Özbekistan’ın batısındaki Harezm bölgesinin incisi olarak biliniyor. Karakum çölü merkezinde, Amuderya’nın sol kıyısında Buhara şehrinden 450 km uzaklıkta yer alıyor. Hive şehrine “ Gökyüzü altındakı açık müze ” diyorlar. Şehir Büyük ipek yolundaki önemli kentlerden biri olmuş. Kentin adı ilk kez 10. yy.’da yaşamış iki Arap gezginin seyahatnamelerinde geçmekle birlikte, arkeolojik bulgular, tarihinin 6. yüzyıla kadar indiğini gösteriyor.

Şehir, cebir ve algoritmanın kurucusu olarak bilinen ve “0” rakamını bulan ünlü alim El Harezmi ile gökbilim, matematik ve doğa bilimleri alanındaki çalışmalarıyla tanınan bilim insanı El Biruni‘nin doğup büyüdüğü topraklara ev sahipliği yapmasıyla da ayrı öneme sahip.

Hive’yi dolaşırken, bir zamanlar tüccarların, sanatkarların ve alimlerin dolaştığı sokaklardaki tarihi dokunun bugüne kadar iyi muhafaza edildiğini gördüğümüzde hayretler içerisinde kaldık. Kale içindeki eski şehirde kıyafetleri, yemekleri, yöresel oyunları, kendi lehçeleri, gelenek ve göreneklerini günümüze kadar koruyan yaklaşık 3 bin kişi yaşıyormuş.

Toprak rengi ve kızılın hakim olduğu bu kadim kent, ülkenin diğer şehirlerine göre oldukça farklı bir havaya ve kendine has mimariye sahip.

2 scaled e1717579343688 3 scaled e1717579377766

İçan (İç) Kale olarak bilinen surlarla çevrili eski kentte saraylar, camiler, medreseler ve anıt mezarlar vardı.SSCB döneminde, 1970 ve 1980’lerde uygulanan koruma programı sonucu müze-şehir görünümü kazanmış, 1967’de Eski Hive ve 1990’da Içan Kale UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmış. Hive şehri İçan Kale ve Dışan Kale’den oluşmuş. İçan Kale duvarları ve dört giriş kapısı (Kuzey’de Bahçe, Güney’de Taş, Batı’da Ota, Doğu’da Palvan) ile varlığını sürdürüyor. Dışan Kalenin duvarlarından günümüze pek bir şey kalmamış.

4 scaled e1717579459535 5 scaled e1717579500402

İçan Kale’nin dışında kentin başka bir özelliği yok. Genellikle bir ya da 2 katlı evlerden oluşuyor. Yine aynı yükseklikte Otel ve İş yerleri var. Şehirden daha çok kasaba görünümlü. Yüksek binaların yapılamayış nedeni zeminin dört metre altı su imiş. Öylesine ki bu su yüzünden mezarlar zeminin üstüne lahit şeklinde yapılıyor. Toprağa doğrudan defin yapılamıyor. Su üzerinde yaşıyor olmalarına rağmen eskiden evlere su dağıtımı yapılamıyormuş. Çünkü dümdüz bir topografya ve yakınlarda suyun dahıtımını yapabilecekleri bir yükselti yok. Teknolojinin gelişmesiyle artık bu sorun kalmamış.

6 scaled e1717579590403 7 scaled e1717579630980

Batı kapısından girdikten sonra ziyaret edilecek mekanlar arasında öncelikle Muhammed Emin Han Medresesi ve medresenin hemen önünde yer alan Kalta Minor (Kısa Minare) geliyor. Bu görkemli medrese, günümüzde tarihi dokusuna zarar verilmeden otel olarak kullanılıyor.

Yapıldığı dönemde bölgenin en büyük ve gösterişli minaresi olması planlanan fakat Muhammed Emir Han’ın ölümüyle yapımı yarıda kalan Kalta Minor’un dış cephesi mavi, turkuaz ve sarı tonların kullanıldığı çinilerle süslenmiş. Minare, Hive’nin alameti farikası olarak biliniyor.

12 scaled e171757988967510 scaled e171757982241511 scaled e17175798558019 scaled e171757977767713 scaled e171758010456621 scaled e1717580184101 25 scaled e1717580251864

Hive’nin en önemli sembollerinden Cuma Camisi içinde yer alan 218 ahşap sütunun üzerindeki işçilik göz kamaştırıyor. Cami içerisindeki hiçbir sütun bir diğerine benzemezken, sütunlar üzerindeki ahşap işlemeciliği de ustaların maharetini yansıtıyor. Camii gezerken neredeyse bütün ahşap sütunları tek tek inceleme ihtiyacı duyduk. Yaklaşık 2 bin kişinin aynı anda namaz kılabildiği bu büyük cami, günümüzde müze olarak kullanılıyor.

23 scaled e1717580428652 24 scaled e171758048244520 scaled e171758056787022 scaled e171758065533723 scaled e1717580428652

Hive’nin simgesi İslam Hoca Minaresi ve Medresesi Içan-Kale’nin merkezinde ve her taraftan görülecek yükseklikteydi. Özbekistan’daki en uzun minarelerden biriymiş. Aynı adı taşıyan ve bir medrese ve bir camiyi içeren külliyenin bir parçası olan minarenin yüksekliği 56,6 metre olup Orta Asya’nın ikinci büyük minaresi  olarak biliniyormuş.

32 scaled e1717580838324 33 scaled e1717580893347

Hive’de özel günlerde tarihi Hive Hanı’nı temsilen birisi Han kıyafetine bürünür ve yanındaki yardımcılarıyla birlikte halkın arasına karışırmış. Tesadüfen böyle bir günde oradaydık ve sokaklarda Hive hanı ile beraber dolaştık. Han’ın eşleri, cariyeleri ve hizmetkarları ile beraber yaşadığı sarayını da ziyaret ettik.

34 scaled e1717581271591 35 scaled e1717581299811 36 scaled e1717581332299 37 scaled e1717581365129 38 scaled e1717581406810 39 scaled e1717581448791 40 scaled e1717581478867 41 scaled e1717581510442 42 scaled e1717581541692 43 scaled e1717581576603 44 scaled e1717581615329

Hive’de doya doya gezmek, tanımak ve tadını çıkarmak için en az dört güne ihtiyaç duyuluyor. İçhan Kale yürüyerek rahatlıkla dolaşılabilir bir yer ama yürüme sorunu olanlar için de trafiğe kapalı olmasına rağmen pilli araçlar mevcut.

Hive’de iki gece ve bir gün geçirdikten sonra Buhara’ya gitmek üzere otobüsümüz ile yola çıktık. Hive’den çıktıktan sonra yolun bir saatlik kısmı çok bozuk olduğu için biraz sıkıntı çektik ama geri kalan kısmı son derece güzeldi. Tren yolculuğunu tercih edenler için eski tarz yataklı ve pulmanlı trenle de aynı yol gidilebilir. Biz Kızılkum Çölünü Özbekistan’ın iki nehrinden biri olan Amuderya’yı görebilmek için otobüs ile geçmeyi tercih ettik. Amuderya’nın kuraklık nedeniyle geriye kalan az bir kısmını uzaktan seyrettik ve bu arada çöl kumunun rüzgarla insanı nasıl dövdüğüne de şahitlik olduk. Yolda bizi misafir etmek için hazırlanmış bir lokantada çok lezzetli “milliy taomlar” yedik ve Buhara’ya doğru yolumuza devam ettik

46 scaled e1717581788548 47 scaled e1717581819544 48 scaled e1717581848685 49 e1717581876949 50 scaled e1717581901948

Yazı Devam Edecek

Önceki Yazı

Fotoğraflar ve Yazı Faruk Çırpın

 

 

Son Eklenenler
- Reklam -

Yazarlar

Avatar photo
26 HABERLER
Avatar photo
17 HABERLER
Avatar photo
41 HABERLER
Avatar photo
21 HABERLER
Avatar photo
8 HABERLER
Avatar photo
78 HABERLER
Avatar photo
14 HABERLER
Avatar photo
165 HABERLER
Avatar photo
197 HABERLER
Avatar photo
21 HABERLER
Avatar photo
15 HABERLER
Avatar photo
7 HABERLER
Avatar photo
12 HABERLER
Avatar photo
7 HABERLER
Avatar photo
9 HABERLER
Avatar photo
7 HABERLER
Avatar photo
1038 HABERLER
- Reklam -

Çok Okunanlar