Gezilerim – Slovenya(5)
Pegasus uçağı ile Venedik Marco Polo havalanına uçuşumuz ve pasaport işlemlerimizin ardından. Sixt rent a car’a uğrayıp DS7 aracımızı kiraladık. Kiralama esnasında farklı ülkelere gidileceği mutlaka söylenmeli. Eğer beyan etmezseniz ve farklı bir ülkede kaza vs. yaşarsanız firmalar aldığınız sigortayı geçerli saymıyor. Akşama kadar vaktimiz olduğundan Venedik’te turlamak istedik. Aracı Sixt çalışanlarının yönlendirmesi ile, teslim aldığımız otoparktaki -1 katına bırakıp oradan tekne ile Venedik’e geçtik.
Birkaç saat gezinti ile havayı karartınca havaalanına dönüp araçla Slovenya’ya doğru yola koyulduk. Hedefimiz Portoroz. Yaklaşık 2 saat yolculuktan sonra otelimiz Kempinski Palace’a ulaştığımızda saat 22:00’ı gösteriyordu.
Kempinski Palace Portorozda konaklanabilecek en iyi otel sanırım. Deniz manzaralı ve saray kıvamında bir otel. Sabah kahvaltıya indiğimizde Türkiye’de çok iyi otellerde bulunabilecek kadar zengin açık büfe kahvaltıyı görünce şaşırdık. Kahvaltının ardından Portoroz sahil ve marinayı gezdikten sonra Piran’a geçtik.
Piran’a 500 metre kala yokuş aşağı inerken solda görünen otoparka aracımızı bıraktıktan sonra yürüyerek Piran’a girdik. Meydanı gezdikten sonra saat kulesine çıkıp oradan sahile doğru Piran’ı boydan boya dolaştık. Kafeler mağazalar derken yaklaşık 3 saat sonra aracımızı alıp kıyafet değişikliği için otele geçtik. Sabah oldukça serin olan hava 11’den itibaren aşırı sıcak olmuştu.
Otelden Yaklaşık 20 dakika yol alarak Koper’e geçtik. İsmini Yugoslavya devlet başkanı Tito’dan alan Tito meydanına yakın bir yerde yol kenarına park edip meydana doğru yürüdük. Meydanda çok güzel kokuların geldiği fırın pastane tarzı dükkan bizi kendine çekti. Burada etli ve peynirli Bürek denedik. Yediğimiz en iyi böreklerden biriydi. Slovenya’nın meşhur Bürekini denerken yiyeceğimiz en iyi Bürek’i burada yediğimizin farkında değildik. 2 saate yakın da burada oyalandıktan sonra Portoroz’a doğru yola koyulduk.
Ertesi gün yol üstünde Skocjan mağarası, Postojna mağarası ve Predjama kalesine uğrayarak Ljubljana’ya ulaşmayı hedeflemiştik. Aynı gün iki yeraltı mağarası gezmek fikri ağır geldiğinden Skocjan mağarasını dönüşte gezmeye karar verdik ve yaklaşık 1 saat sonra Postojna mağarasına geldik. Postojna mağara turlarının saat başlarında yapılmakta olduğunu ve günde sadece 3 veya 4 tur yapıldığını ve son turun saat 14 veya 15’te olduğunu öğrendik. Sonrasında tespit ettik ki bu sadece Postojnaya özgü değil ülke genelinde bu tip aktiviteler 14 veya 15’te son buluyor. Biz Postojna mağarası ve Predjama kalesi biletlerimizi alıp beklemeye koyulduk.
Postojna mağarası yaklaşık 5 km olup, turun başlangıç ve bitiş noktaları trenle ve rotanın orta kısmı yürüyerek yapılmakta ve tur yaklaşık bir buçuk saat sürmekte. Mağaraya girerken mağaranın soğuk olacağı unutulmamalı ve ona göre kıyafet alınmalı tabii bir de uzun yürüyüşe uygun ayakkabı. Mağara basık olmadığından klostrofobik gelmedi bize. Turlar 4-5 dilde rehberli olarak yapılmakta aynı zamanda isteyen 4 euroya sesli rehber kiralayabiliyor.
Predjama kalesi Postojna mağarasına 10 dakika mesafede, 12. Yüzyılda bir kayalığın ve mağaranın üzerine yapılmış görülmeye değer bir mağara kale. Kaleyi gezmeyi bitirdikten sonra kale manzaralı kafede kahvelerimizi içip Ljubljana’ya doğru yola çıktık. Yaklaşık 45 dakika sonra Ljubjana merkeze ulaştık.
Ljubjana old town olarak nitelendirilen merkezi; Sava nehrinin ortadan ikiye böldüğü küçük bir alan. Nehrin iki tarafından rahatlıkla yürüyerek gezilebilecek bir yer. Nehir kenarındaki sağlı sollu kafe restoranlarda dinlenip yerel yemekleri tadabilirsiniz. Adını şair Preseren’den alan ve şairin heykelinin de bulunduğu Preseren meydanı, üçlü köprü tromostovje, ejderha köprüsü, Ljubljana katedrali görülebilecek yerler. Ljubljana kalesi şehri tepeden çok net görme imkânı sunuyor. Yürüyerek ve araba ile ulaşılabilecek kaleye Füniküler ile çıkmak 10 euro.
Konaklama için şehir merkezine 10 dakika mesafede olan Radisson blu oteli tercih ettik. Temiz sessiz fiyat/performans iyi bir oteldi.
Ertesi sabah uyandığımızda inanılmaz bir sis vardı. Meğer her sabah böyle olurmuş. Saat 10’dan itibaren sis dağılmaya başladı ve müthiş güzel bir hava oldu. Sabah saatlerine aldanmayıp kıyafet ayarlaması ona göre yapılmalı. Bir de biz sise aldandığımız için rotamızda değişiklik yaptık ama sise aldanmadan izlenmesi gereken rotayı yazayım.
Velika Planina yayla evleri; Otele 30 dakika mesafedeki Kamniska Bistrica’ya gidip oradan teleferikle Kamnik Savinja alplerinin bir parçası olan çoban köyüne çıkılabilir. Buraya teleferik dışında bir ulaşım imkânı yok. Teleferik oldukça dik tırmanıyor ve saat 14.00-15.00 ten sonra teleferikler gidiş yönünde yolcu almıyorlar. Teleferik bir kişi 110 euro.
Kamnisca bistricadan Bled gölüne 1 saatte ulaşılıyor. Bled gölünde kaleye çıkıp göl tepeden izlenebilir. Gölün ortasında bulunan St. Mary Assumption Kilisesi gezilebilir. Gölün iki kıyısından kalkan teknelerle göl ortasındaki adaya ulaşmak mümkün olduğu gibi kol gücüne güvenenler sandal kiralayıp kürek çekerek de ulaşabilirler. Ben romantik biriyim sandal kiralayıp kürek çekerim diyorsanız başınıza güneş geçmemesi için şapka almayı unutmayın. Gölün çevresini de arabayla turladıktan sonra Bohinj gölüne doğru yola çıktık.
Bohinj gölüne doğru giderken nehir kenarından doğa harikası bir yoldan geçiyorsunuz. Bohinj kasabasını çok beğendik, kısa bir tur yaptıktan sonra göle doğru yola devam ettik. Göl kenarı park yerine aracımızı bırakıp muhteşem manzaranın keyfini çıkardık. Buraya gelmişken Triglav dağı ulusal parkındaki yürüyüş parkurlarından birinde yürüyüş yapıp şelaleler görebilirsiniz.
Bugünlük gezi turumuzu tamamlayıp Ljubljanayı navigasyona girdiğimizde 1 saat 15 dakika veriyordu. Akşam saatlerinde otelimizde dinlenmeye geçtik. Bu arada Bled göl kenarında, Bohinj’de kalınacak çok iyi oteller ve airbnb evleri mevcut.
Sabah otelde aldığımız kahvaltının ardından rotamız önce Skocjan mağarası ve ardından Venedik.
Unesco tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiş olan Skocjan mağarası 3.5 kilometre uzunluğunda ve rehber eşliğinde yaklaşık bir saatte yürüme turuyla tamamlanıyor. Turlar saat 10,11,12,13,14 saatlerinde yapılıyor. Saat 14 ten sonra giderseniz gezme şansınız yok. Oldukça yüksek ve derin olan mağarada bir noktada köprüden geçerken aşağı bakamadım. Yürüyüş sırasında yerin yaklaşık 140 metre aşağısına iniliyor. Sıcaklık 10 derece civarında. Kıyafetler ona göre ayarlanmalı. Mağaradan çıktıktan sonra bir kısmı füniküler ile geçilebilen yer yer merdivenli bir tırmanma yolu ile otoparka ulaşılabiliyor. Gezimizin sonunda hayli yorulmuş olarak kafede oturup Gibanica tatlısı eşliğinde kahvelerimizi yudumlayıp bir süre dinlendik.
Yaklaşık 2 saat sonra Venedik’te olacağız. Aracımız olduğu için otopark derdi de yaşamamak adına Venedik merkezde değil de dışında kalmayı tercih ettik. Novotel konumu itibariyle tercihimiz oldu. Otobüs biletlerimizi otelden temin ettikten sonra yaklaşık 200 metre kadar yürüyüp ardından otobüsle Venedik otobüs son duraklarına ulaştık. Otobüs duraklarının yanından kalkan feribot ile San Marco meydanına ulaştık. Klasik Rialto köprüsü, San Marco meydanı gezimizi yaptıktan sonra gondola binmeden olmazdı tabii. 80 euro vererek gondol turu yapılabiliyor. Gondolcuya indirim yap dediğimizde Nusrette 600 euro ödedim ama indirim talep etmedim deyince uzatmayıp ödemeyi yaptık. Bu arada havaalanından da turuncu feribot ile Rialtoya, Mavi feribotla Murano adasına, ulaşabilirsiniz. Akşam havayı kararttıktan sonra aynı şekilde otelimize döndük.
Ertesi sabah, 12 de kalkacak uçağımız için toparlanıp havaalanına doğru yola çıktık. Havaalanına yaklaşınca bir benzincide depoyu tam doldurduk. Daha önce yine İtalya’da yaşadığımız sorunun aynısı tekrar yaşarım korkusuyla elimde kanıt kalması için benzini kredi kartı ile alıp fişini de cüzdanıma koydum. Aracımızı iade alan kişi benzinin full olduğunu sorun olmadığını söylemesine rağmen, İstanbul’a döndükten 3-4 gün sonra Sixt son faturayı gönderdiğinde 100 euro fazlalık olduğunu gördüm. İncelediğimde benzin 76 euro ve birkaç küçük detay eklendiğini gördüm. Hemen fiş görüntüsünü ekleyip itiraz ettim. Neyse ki fazla uzatmadan sorunu çözdüler. Ama önceki seferde nakit ödeyip fiş almadığımız için faturaya yansıttıkları bedeli de ödemek zorunda kalmıştım. Bundan sonra araç teslim alırken ve iade ederken video kaydı yapmayı düşünüyorum.
Yeni Gezilerde Görüşmek Üzere
Yazı ve Fotoğraflar: Yıldıray Erdoğan© Copyright
Önceki Yazı