Hayat Teknenizde
Kürek sporu yapmaya başlama fikri beş kız arkadaş oturmuş dertleşirken ortaya çıkmıştı. ‘…Beş kişi haftada bir gün yemek yemek yerine, birlikte daha sağlıklı bir faaliyet yapalım…’ fikrinden yola çıkılmıştı. İçinde deniz olan, sabah erkenden bir saat yapıp, sonra herkesin kendi şapkasındaki sorumluluğa koşturabileceği bir faaliyet bulduğumuz için heyecanlanmıştık.
İlk suya inişimiz deniz küreği dört çifte dediğimiz dümencisi olan tekne idi. Beni ilk mutlu eden şey, on yıldan fazla cebimde, yatarken başucumda duran, 24 saat iş yazışmaları, piyasa haberleri takip ettiğim telefonu sahilde bırakmak oldu. Evet, bir saat gerçek özgürlük. Akıllı telefonlar, sizi dolaşımda tutan ve kontrol eden prangalarınızı bir saat bırakıp, sabahın en dingin saatinde, denizin ortasında iyot kokusunu içinize çekerken gün doğumunu seyretmek. İyot kokusunu denize kol mesafenizden alabilmek. Doğanın her sabah tüm insanlık suçlarına aldırmadan, umut ışınlarını dünyaya göndermesine şahit olmak.
Her sabah, sizi yataklarınızdan uyandırıp kalkabilmenizi sağlayan hipofiz bezinizin salgıladığı bir hormon var. Kortizol. Bu hormon olmadan ayağa kalkıp hayata devam edebilmeniz mümkün değil. Bu hormon yaralarınızı iyileştiren, stresle başa çıkmanızı ve hayata devam etmenizi sağlayan mucizevi bir hormon. Sabah kortizol salgılanıyor ve karşınızda güneşin doğuşu sırasında oluşan mavi ve altın renkli saatlerle karşılaşıyorsunuz. Bu sabah fenomeni sizin büyülenmenizi sağlıyor.
Güneşi, dünyaya yaşam veren ve sabah akşam size hayat ışınlarını gönderen bu yıldızı ilk insanların Tanrı olarak adlandırmasını, uğruna adaklar yapmasını anlıyor ve tebessüm ediyorsunuz. Ve yaşamın devamlılığı için olmaz ise olmaz su ile bazen işbirliği yaparak bazen birbirinize rağmen dinginlik içinde bir meditasyon süreci başlıyor. Dinginlik, algılarınızı maksimum düzeyde açabilen bir ‘anlık’ tecrübenizdir. Özellikle farkındalık eğitimi veren tüm dostların bunu kürek sporu ile birlikte de vermesini tavsiye ediyorum.
Hem kardiyo, hem tüm kas grupları, hem doğa ile birlikte olabildiğiniz, hem de aynı anda meditasyon yapılabilen ve insanların farkındalıklarına bu derece önemli katkı yapan başka bir spor branşına ben rastlamadım. Binlerce yıldır, insanların hayata bakışlarına yön vermiş ve yaşam kültürüne, bir arada yaşama ve dayanışma kültürüne katkı sağlamış bir branş.
Kürek sporu, bakmadığınız bir yönde dengesiz bir tekne içinde ilerlemeye çalıştığınız tek atletik branştır. Güç, denge, dayanıklılık, teknik ve zihinsel disiplin gerektirir. 2000 metrelik bir yarışta sporcunun hem sprinter gücü, hem de laktik asitle yanan kaslarla devam etmesini sağlayacak zihinsel ve fiziksel dayanıklılığını gerektirir ve tüm bunlarla beraber denge, ritim ve teknik kontrolden taviz verilmez. Ekip olarak yapılır ama aslında bireysel bir spordur.
George Yeoman Pocock ‘Kürek Çocukları’ adlı kitabında bu sporu şöyle tanımlamış ‘ …Kürek, muhteşem bir sanattır. Bir hareketler senfonisidir ve iyi kürek çektiğiniz zaman kusursuzluğa yaklaşırsınız. Kusursuzluğa yaklaştığınızdaysa, Tanrı’yı ona dokunacak kadar yakınınızda hissedersiniz. O içinizdeki en derin benliğe dokunur. Yani ruhunuza…’
Her yaştan insanın yapabildiği bir spordur. Yürümek gibi tembel ve ağır adımlarla sohbet ederek ve manzaranın tadına vararak yapılabildiği gibi, en rekabetçi ortamlarda nefesinizi kesen bir spor olarak da yapılabilmektedir. Bugün Dünya Kürek Federasyonunun düzenlediği Master Kürek şampiyonasına farklı yaş kategorilerinde 6000 e yakın sporcu katılmaktadır. 80 yaş üstü kategoride bile, kendi teknelerini taşıyan, dünyanın her yerinden gelmiş sporcuları bir arada görmek muazzam bir tecrübe.
Bu tutkunun gerçek kaynağı ise, kürek sporunun fiziğinizi güçlendiren bir sporun ötesinde olmasıdır. Hayatla, kendinizle, ilişkilerinizle ve doğa ile olan farkındalığınızı geliştiren bir enstrüman olmasıdır. İster bireysel olsun, ister kurumsal olsun tüm hayat yolculuklarını, değerlendirmenizi, yargılamadan ilerlemeyi size öğreten bir okuldur, bir yaşam koçudur. Bu yüzden bu başlığı kullanıyorum. Hayat teknenizde, Hayal Rotanızda.
Behice Aslıhan Dizdaroğlu tarafından gönderilmiştir. https://hayalrotanizda.blogspot.com/ Yazı:Behice Aslıhan Dizdaroğlu©Copyright
Önceki Yazı